Son Yazılar

3 Ekim 2014 Cuma

Fotoğrafçılığın Temelleri


Bu makalemizin sonunda bir test olmayacağı konusunda bana güvenebilirsiniz fakat fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşma hakkında ciddi iseniz, fotoğrafçılığın temelleri hakkında bilmeniz gereken bazı terimleri size sunacağım. Bazı fotoğrafçılık kavramları ve teknikleri hakkında bilgiler vereceğim.



Öncelikle, ilk olarak f-stop olarak da bilinen diyafram hakkında biraz konuşalım. Küçük bir f-stop değeri daha fazla ışık ve daha büyük bir f-stop değeri daha az ışık anlamına gelmektedir. Bu değer, lensinizin içindeki dairesel bir sistemi tanımlar ve lensinizin içinden ne kadar ışığın geçip sensöre ulaşacağını belirtir.


Temel olarak, lensinizin içinde daha da büyülterek ya da küçülterek kontrol edebileceğiniz bir delik bulunur. Eğer bu deliği oldukça küçük bir hale getirirseniz, sensörünüze çok az ışık ulaşır. Eğer diğer şekilde, bu deliği büyük bir hale getirirseniz, sensörünüze çok fazla ışık gelir. Mutfağınızdaki ya da lavabolardaki musluklar gibi düşünün. Musluğu çok az çevirirseniz su, sadece küçük bir delikten dışarı akmaya çalışacaktır; küçük açıklığa sahip bir diyafram gibi. Musluğu sonuna kadar açarsanız, su oldukça hızlı bir şekilde akmaya başlayacaktır; büyük açıklığa sahip bir diyafram gibi. Eğer kameranızın yeteneklerini ve fotoğrafçılığın temellerini öğrenirseniz, fotoğraflarınızın kalitesi büyük ölçüde artacaktır.

F/5.6, kullanmak istediğiniz f-stop ya da f-sayısı değerini ifade etmektedir. Bu değer, diyaframın ne kadar geniş bir şekilde açılacağını tanımlar. Kameralarda yaygın bir şekilde kullanılan diyafram değerleri f/2.8, f/4, f/5.6, f/8, f/11 ve f/16'dır. Bu değerler ışığın "tam" duraklarıdır. Her f-stop değeri bir önceki değerin 1.4 katıdır ve her bir değer değiştirdiğinizde kameranıza giren ışık iki kat artar ya da azalır. Daha büyük f-sayıları daha küçük lens açıklığı, daha küçük f-sayıları daha büyük açıklığı göstermektedir.

Şimdi, pozlama hakkında konuşalım. Diyafram ve pozlama, fotoğrafçılığın temelleri söz konusu olduğu zaman, el ele hareket etmektedir. Pozlama sensöre ne kadar ışığın ne kadar sürede ulaştığını ifade etmektedir. Fotoğrafçının kontrol etmesi gereken iki temel sistem vardır. "İyi pozlanmış." "ötü pozlanmış." "Az pozlanmış." ya da "Aşırı pozlanmış." duyabileceğiniz bazı terimlerdir. Pozlama, kameranızın bir fotoğrafı yakalayabilmek için geçirmesi gereken süredir. Örneğin, şöyle diyebilirim, "Bu fotoğrafı 1/60, f/5.6, ISO 400 değerleri kullanarak çektim."



Evet, 1/60, saniyenin 60'ta biri hızda çekim yapmak demek. Bu, perde hızıdır (deklanşör hızı, enstantane, obtüratör hızı, örtücü hızı). Perde hızı, kameranızın içinde yer alan perdenin (obtüratör, örtücü) ne kadar hızlı bir şekilde kapanıp açıldığını gösteren hızdır. Perde hızını anlamanın hızlı bir yolu, kameraya bakmaktır. Daha büyük bir sayı daha yavaş bir perde hızı, daha küçük bir sayı daha hızlı bir perde hızı anlamına gelecektir. Hızlı bir perde hızı genellikle 1/250'den 1/8000'e kadar değişmektedir. Bu tür perde hızları genellikle aşırı parlak koşullarda kullanılmaktadır. Daha karanlık koşullar, daha yavaş perde hızları gerektirmektedir, ki bu durumda 1/30'dan 10 saniye (10") ya da daha perde hızları kullanmanız gerekecektir. Daha uzun süreli perde hızları ile çekimler yapacağınız zaman dikkat etmeniz gereken önemli bir konu, kamera titremesidir, bu yüzden bir üçayak edinmeniz ya da elinizin titremesini en aza indirmeniz gerekecektir. Umarım bu örnekler fotoğrafçılığın temellerini bilmeniz neden önemlidir sorusuna bir cevap verebilmiştir.





Perde hızını daha iyi anlamanız için hayal gücünüzü kullanmanızı istiyorum. Birlikte bir örnek oluşturalım. Gözlerinizi kapatın ve içinde büyük kayaların olduğu bir akarsuyu ve bu akarsunun ortasına kadar gelmiş bir ağaç kütüğünü hayal edin. Şimdi aklınızda bir resim oluşturmayı deneyin, ilk olarak 1/500 ile bir çekim yapacağınızı ve bu şekilde suyun ve kütüğün hareketini dondurup donduramayacağınızı kontrol edin. Evet, bu işimize yaradı, öyleyse buna bir göz atalım. Fotoğrafa bakınca gözümüze oldukça hoş geldi. Tam olarak suyu ve kütüğün hareketini dondurduk ve suyun dokusunu görebildik. Şimdi aynı fotoğrafı daha yavaş bir perde hızı, örneğin, 2", kullanarak çektiğinizi düşünün ve bir üçayak kullanmanız gerektiğini hatırlayın. Eğer yanınızda üçayak yoksa, fotoğrafınız bulanık çıkacaktır. Fotoğrafı çekin ve bir göz atın. Sonuçlar oldukça sevimli çıkmış olacak. Bana göre, bu durumda çekilen fotoğraflar göze daha hoş görünüyor. Bu şekilde fotoğraflar, daha sanatsal görünüyor. Su bulanıklaşıyor ve suyun içine düşmüş olan kütüğün hareketi harika bir detay oluşturuyor. Artık perde hızının sadece pozlamayı değil, aynı zamanda hareket eden nesneleri de kontrol ettiğini öğrenmiş oldunuz.

Eğer gün ışığında sabit nesne ya da insanların fotoğrafını çekiyorsanız 1/60 ile 1/125 arasındaki bir perde hızı kullanmanızın sizin için yeterli olacağını aklınızda bulundurun. Eğer düşük ışık koşullarında çekim yapacak ve perde hızınızı, 1/60'ın altına düşürecekseniz, bilinçli bir şekilde elde etmek isteyeceğiniz bulanıklıklardan ziyade oluşabilecek istenmeyen bulanıklıklardan kaçınmak için bir üçayak kullanmak gerektiğini hiç unutmayın. Burada, perde hızını ve bunun fotoğrafçılığa olan etkilerini öğrenmiş bulunuyorsunuz. Bu bilgileri gelecek çekimleriniz için hatırlayınız.

Neredeyse bitirdik, fotoğrafçılığın temellerini öğrenmeyi tamamlamamız için iki değer daha kaldı. Sıradaki konumuz ISO. Pozlamayı kontrol eden üç değişken vardır: Perde hızı, diyafram ve ISO. Perde hızının, ışığın sensöre ne kadar süre etki edeceğini kontrol ettiğini biliyoruz. Diyafram da sensöre ulaşan ışığın seviyesini kontrol etmektedir. Son olarak ISO, kameranızın sensörünün ışığa olan hassasiyetini belirtmektedir. ISO adı International Organization for Standardization (Uluslararası Standardizasyon Örgütü) örgütünün adının kısaltılmasından türetilmiştir. Genellikle ISO ayarını düşük tutmak isteyeceksiniz, belki 100 ya da 200. Bu size, olası en keskin görüntüyü elde edebilme olanağı sunacaktır.



Fotoğrafçılığın temelleri ile ilgili olarak size bahsetmek istediğim son terim, beyaz dengesidir. Işığın renkleri vardır ve değişik ışıklar değişik renkler vermektedir. Günün farklı zamanlarında atmosferde meydana gelen değişimler gün ışığı günün farklı zamanlarında farklı renkler verecektir. Beyaz dengesi temel olarak kameranın, fotoğrafın renk dengesini ayarlaması olarak tanımlanır ve böylece insan gözünün beyaz olarak algıladığı beyazı otomatik olarak beyaz olarak kabul eder (biraz tuhaf gelebilir fakat kameraya, farklı bir rengi beyaz olarak tanıtabilirsiniz). Floresan, Tungten gibi ayarlar insan gözünün fark etmediği fakat kameranın fark edebildiği yeşil ve sarı tonları fotoğrafa verebilmektedir. Günümüzdeki dijital kameralar ile bunu yapabilmek oldukça kolaylaşmıştır. Eğer nerede ve ne şekilde kullanacağınızı öğrenebilirseniz, fotoğrafçılığın temelleri oldukça eğlenceli olabilmektedir.

© Ray Rakı

Yorum Gönder

Makalemizle ilgili düşüncelerinizi yorum olarak paylaşabilirsiniz. Yorum yapmak için kayıt olmanız gerekmemektedir.

 
Copyright © 2010 - 2021 Profesyonel Fotoğrafçılık . Tasarım: OddThemes - Yayımcı: Gooyaabi Templates - Kullanım Koşulları
DMCA.com Protection Status