Son Yazılar

8 Kasım 2014 Cumartesi

Fotoğrafçılıkta Işık


Işık, fotoğrafçılıkta önemli bir rol oynar. Işık fotoğrafınıza hayat verebilir, gölgeler ve silüetler yardımıyla etki oluşturabilir ya da parlamalar ve yansımalarla birlikte istenmeyen etkilere yol açabilir.


Bu yazımızda, fotoğrafçılığa yeni başlayanlar için en önemli konulardan birisi hakkında hızlı ipuçları vereceğiz: ışık.

Fotoğraf: Irina Oreshina


1. BÖLÜM: SERT VE YUMUŞAK IŞIK


Bu ilk bölümümüzde en temel konulardan birini inceleyeceğiz: sert ve yumuşak ışıkta çekim arasındaki fark.

Sert ışık belirgin, sert gölgeler üretir ve genellikle küçük ya da uzakta yer alan tek bir ışık kaynağından gelen ışıktan üretilirler. Buna karşılık yumuşak ışık ya yumuşak gölgeler üretir ya da hiç gölge üretmezler. Yumuşak ışık birçok ışık kaynağından ve çeşitli engellerle (bir dağıtıcı (difüzör) ya da bir kağıt parçası bile olabilir) dağıtılmış ışıklardan ya da ışığın farklı yüzeylerden yansıtılmasından elde edilir. Doğal ışık koşullarında, sert ışık güneşin tepede olduğu, bulutun az olduğu ya da hiç olmadığı güneşli koşullarda elde edilir - ki bu durum, fotoğrafçılığa yeni başlayanların özellikle kaçınması gereken bir konudur. Diğer hava koşullarında ise, örneğin bulutlu havalar, sisli durumlar ya da hava kirliliğinin yaşandığı durumlarda ise yumuşak ışık üretilir, çünkü bu hava durumlarında (nem, kirlilik gibi nedenlerden dolayı) ışık havada parçalarına ayrılarak (dağılarak) ilerler.

Genel olarak, ışık kaynağının boyutu ışığın sertliği ile ters orantılıdır, yani küçük ışık kaynağı daha sert ışık üretir. Diğer yandan, yumuşak ışık aşağıdaki şekillerde elde edilebilir:

Yansıtıcılar: Işığın yansıtıcıdan yansıması, yansıtıcıyı ikinci bir ışık kaynağı durumuna getirecektir. İç mekan çekimlerinde ya da açık havada çekim yaparken, her türlü eşya yansıtıcı olarak kullanılabilir. Bu, profesyonel yansıtıcılardan kağıt parçalarına kadar her şeyi kapsar.

Dağıtıcılar (Difüzörler): Doğal koşullarda bunun en güzel örneği, bulutlardır. Yapay aydınlatma koşullarında ise yarı saydam malzemeler ışığı dağıtmak ya da yumuşatmak için kullanılabilir. Abajurlar buna iyi bir örnektir. Çekim yaparken, ince bir elbise bile kullanılabilir.

Fotoğraf: Alexei Demin

Işığın bu iki türünün de kendilerine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Sert ışık keskin karşıtlıklar (kontrastlar) ve parlaklıklar için, şekli ve dokuyu vurgulamak için kullanılabilir. Bir görüntüdeki üç boyutlu etkiyi vermen ve etkileyici hisleri verebilmek için kullanılabilir. Fakat, sert ışıkla çalışmak zordur ve çoğu durumda kullanılması uygun kabul edilmez, özellikle insan çekimleri yaparken.

Yumuşak ışık, kontrast ile birlikte daha iyi bir aydınlatma sağlar ve çekim yapacağınız konunun rengini ve şeklini daha etkili bir biçimde gösterir. Hangi ışık türünü kullanacağınız konunuza, istediğiniz etkiye ve ne tür bir çekim yapacağınıza göre değişebilir, fakat çoğunlukla yumuşak ışık kullanımı seçilir ve yeni başlayan fotoğrafçılar için en güvenli tercihtir.



2. BÖLÜM: DOĞAL ve YAPAY IŞIK


Doğal ışık gün ışığı ve güneş ışığı anlamına gelirken yapay ışık ise flüoresan, elektrik ışıkları, flaşlar gibi diğer bütün ışık kaynağı türlerine karşılık gelmektedir.

Bu bölümde ise ışık türlerinin farklılıklarını tartışacağız.

Doğal ışık


Doğal ışık daha az kontrol edilebilir ve günün hangi zamanında olduğunuz, mevsim, hava durumu, coğrafi konum gibi birçok farklı değişkene göre değişebilir. Duruma bağlı olarak bir dağıtıcı (difüzör) ya da yansıtıcı (reflektör) kullanabilirsiniz ancak çok daha fazla ekipmana ihtiyaç duymazsınız. Doğal ya da yapay ışık seçiminde manzara ya da yaban hayatı fotoğrafçılığından ziyade portre veya natürmort çekimlerinde zorlanılır (çünkü dış mekan çekimlerinde doğal ışığı kontrol etme imkanınız sınırlıdır). Doğal ışığı etkileyen faktörler şunlardır:

Fotoğraf: Robert Nemeti

* Hava: Örneğin, bulutlu bir hava yumuşak ışık üretir ve daha önce de belirtildiği gibi fotoğrafçılıkta genellikle tercih edilen budur. Buna karşılık, güneşli havalarda daha sert ışıklar üretilecektir ki bu da daha da belirginleşmiş sert gölgelere neden olacaktır. Ancak bu sadece yüzeyseldir. Bulut örtüsü hemen hemen hiç gölgeye neden olmaz ve ışığın yoğunluğuna göre değişen desenlere yol açar. Fırtınalar ya da sisli havalar ayrıca ışığın rengini de değiştirir. Bu sayede muhteşem etkilerle birlikte olağanüstü çekimler elde edebilirsiniz. Fotoğrafınızın uzakta kalan kısımlarını yumuşatarak manzara fotoğrafçılığınıza hem daha iyi bir derinlik katabilir hem de fotoğrafçılığınıza farklı bir bakış açısı katabilirsiniz.




* Günün Saati: Günün erken ya da geç saatlerinde daha yumuşak bir ışık elde edersiniz. Günün erken ya da geç saatlerinde, güneşin tepede olduğundan daha yumuşak; daha sıcak ve daha az kontrastlı görüntüler elde edersiniz. Gün doğumu ve gün batımı bu nedenle çoğu fotoğrafçı için en güzel manzara fotoğrafların çekildiği saatler olarak kabul edilir. Bu saatler, altın saatler olarak kabul edilirler. Ayrıca, ışık koşulları kısa süre içinde çok farklı oranlarda değişiklikler göstereceği için çok farklı fotoğraflar çekebilme olanağına sahip olabilirsiniz. Gün doğumlarında ya da batımlarında şekiller ve karanlık kısımlar da değişiklik gösterecektir ve gün doğumu ya da batımına bağlı olarak daha uzun ya da kısa ve daha parlak ya da koyu şekiller elde edebilme imkanına sahip olabilirsiniz.

* Konum: Genel olarak, Ekvator'dan uzaklaştıkça gün doğumu ve batımı uzayabilir ya da kısalabilir. Bu nedene bağlı olarak günün doğumu ya da batımı sırasında elde edebileceğiniz yumuşak ışık koşulu zamanı değişiklik gösterecektir.

* Hava Kirliliği: Bulutlar, sis ve diğer oluşumlara benzer şekilde hava kirliliği de bir dağıtıcı (difüzör) gibi işlev görecek ve havadaki ışık parçacıklarını dağıtacaktır.

Yapay Işık


Doğal ışık kullanımında karşılaştığımız bütün zorluklar, yapay ışık kullanırken de karşımıza çıkabilir. Bu ışık kaynaklarını kullanırken anlamamın ve bilmemiz gereken, bu ışıkların nasıl etki verecekleridir. Stüdyolarda çekim yaparken bu ışıklar yumuşak ışık verecektir ancak yine de sertlik, mesafe, yoğunluk ve açı gibi unsurların da kontrol altında tutulması gerekecektir. Ayrıca, farklı ışık kaynakları farklı renk değerleri verecektir. Örneğin, halojen ampuller daha soğuk renkler ve mavi tonlar verecekken tungsten ampuller daha sıcak ve kırmızımsı ton verecektir.

Akılda tutulması gereken önemli bir konu ise farklı ışık kaynaklarının farklı renk değeri vereceğidir. Sadece siyah - beyaz çekimler bunun bir istisnasıdır.

Konu ışığı kontrol etme ve yönlendirmeye gelince, doğal ışık - yapay ışık, sert ışık - yumuşak ışık gibi kontrol edebileceğiniz birçok farklı seçeneğin var olduğunu göreceksiniz. Işığın fotoğrafları farklı şekillerde nasıl etkilediğini görmek için de kameranızın beyaz dengesi ayarını sürekli değiştirebilir veya Photoshop gibi programlar yardımı ile bu farkı elde edebilirsiniz.

Fotoğraf: Natasa Bencic


3. BÖLÜM: IŞIĞIN YOĞUNLUĞU VE ALAN DERİNLİĞİ


Son bölümümüzde ise fotoğrafçılıkta ışık yoğunluğunun (şiddetinin) ne olduğunu ve yeni başlayanların bu konuda neler bilmesi gerektiğini tartışacağız.

Bir fotoğraf için çekim yaparken, fotoğrafın oluşması için kameranızın sensörüne belirli miktarda ışığın ulaşması gerekir. ISO, diyafram ve perde hızı ne kadar ışık gerektiğini belirler.

Fotoğraf çekimi birçok farklı ışık koşulunda gerçekleşebilir. Güneşli bir günde manzara çekimi yapıyorsanız, ortamda çok fazla ışık var demektir. Birçok yeni başlayan, yüksek kontrastlı ve yüksek ışık yoğunluna sahip fotoğraflar ile birlikte bunun ideal çekim koşulu olduğunu düşünürken bu durum kaçınılması gereken bir durumdur. Tersine, bulutlu bir gün dağılmış ışık koşullarında olduğu için pek az gölge üretecek ve düşük yoğunluklu ışık oluşturacaktır. Ayrıca bu çekimlerde renk geçişleri daha yumuşak olacak ve dokular korunacaktır. Karanlık çekimler yapıldığı sırada ise yüksek ISO ve uzun perde hızları kullanmak gerekecektir.

Fotoğraf: soumya somasundaran

ISO


ISO, kameranızın sensörünün ışığa olan hassasiyetini tanımlamaktadır. Çoğu kamerada bu değer, 100 ile 12800 arasındaki değerlerde yer almaktadır. ISO değerini düşürmek daha az gren (noise) oluşmasını sağlayacaktır ancak yeterli ışık elde edebilmek için daha uzun bir pozlama yapmanız gerekecektir. ISO değerini artırmanız kameranızı ışığa daha duyarlı bir hale getirecektir ve bu sayede karanlık koşullarda daha rahat bir çekim yapma imkanına kavuşabileceksiniz. Ancak daha yüksek ISO ile çekim yaptığınızda fotoğraflarınızda daha fazla gren (noise) oluşacaktır, ki bu genellikle istenmeyen bir durumdur.

Kameranın sensörünün boyutu bu konuda önemli bir rol oynamaktadır; büyük sensörler daha az gürültü (gren - noise) ve daha iyi görüntü oluştururlar. Ancak büyük sensörlü kameraların maliyeti de daha fazladır.

Perde Hızı


Fotoğraf çekerken kameranızın sensörünün önündeki bir perde (öbtüratör - örtücü) açılır. Bu perde ne kadar uzun süre açık kalırsa, kameranız o kadar fazla ışığa maruz kalır. Hareketli nesnelerin fotoğraflarını çekerken hızlı çekimler yapmanız gerekir. Bu hem hareketi dondurmanıza hem de elinizle rahat çekimler yapabilmenize olanak sağlar.

Uzun perde hızları ise daha çok ışığa ihtiyaç duyulan, özellikle gece çekimi gibi durumlarda kullanılır. Bu durumlarda hem daha fazla gren oluşacaktır ve kameranızın sabit hale gelmesi önem taşıyacaktır (bu durumda üçayak kullanmak gerekecektir).

Diyafram


Diyafram, kameranızın lensinin içindeki bir açılıp kapanma mekanizmasıdır. Bu mekanizma diyafram olarak adlandırılır. Daha küçük diyafram daha az ışık verir ve tersine, daha büyük bir diyafram daha çok ışık verir. Diyafram ayarı, f-stop olarak adlandırılır. Sayısal olarak küçük değerler (f/1.0'dan f/3.5'e kadar) büyük açıklığı ifade eder ve kameranın sensörüne çok fazla ışığın ulaşacağını tanımlar. Tersine, f/22 gibi sayısal olarak büyük bir değer küçük bir açıklığı ifade eder ve kameranızın sensörüne çok az ışık geleceğini belirtir. Her lens türü farklı diyafram aralığına sahiptir.

Alan derinliği de diyafram ile kontrol edilir. Alan derinliği yakındaki ile uzaktaki nesne arasında odakta kalacak olan nesnelerin mesafesini tanımlar.




Tam otomatik modda, kameranız kendi ölçümlerine göre ve ortamdaki ışık miktarına göre diyafram ve perde hızı değerini kendisi seçecektir. Bu iyi fotoğraflar çekmenize yardımcı olabilir ancak bu şekilde yapılan çekimler sadece birer tahmindir ve nadiren iyi fotoğrafçıların çektiği kaliteli fotoğrafları oluşturabilirler. Yine de, yeni başlayanlar için farklı ışık koşulları ile mücadele edebilmek için etkili bir yöntem olabilir.

Kameranın Kontrolünü Ele Almak


Farklı fotoğraflar çekebilmek için farklı çekim modları kullanabilirsiniz. En yaygın olarak kullanılan modlar, enstantane öncelikli, diyafram öncelikli ve manuel modlardır.

Belirli bir alan derinliğinde fotoğraflar çekmek isteyen bir kişi diyafram öncelikli mod kullanacaktır. Bu mod ile çekim yaparken perde hızı kamera tarafından belirlenecektir. Manzara fotoğrafçılığı genellikle bu modda yapılır.

Fotoğraf: DJK

Enstantane öncelikli modda ise pozlama süresi, fotoğrafçı tarafından seçilir. Yüksek bir perde hızı hareketli nesnelerin, özellikle spor fotoğrafçılığı gibi durumlarda hareketi dondurmak için seçilir. Gece fotoğrafçılığı yapılacağı durumlarda ise sensöre yeterli ışığın ulaşması için düşük bir perde hızı kullanılır. Bu gibi durumlarda kameranın sabitleştirilmesi önem arz edecektir.

Manuel modda ise fotoğrafçı bütün değişkenleri kendisi kontrol edecektir. Bu, her bir görüntünün farklı bir şekilde elde edilebileceğinin anlanmasına izin verecektir ve sizin, her bir etkiyi alayan deneyimli bir fotoğrafçı olmanızı sağlayacaktır.

Yorum Gönder

Makalemizle ilgili düşüncelerinizi yorum olarak paylaşabilirsiniz. Yorum yapmak için kayıt olmanız gerekmemektedir.

 
Copyright © 2010 - 2021 Profesyonel Fotoğrafçılık . Tasarım: OddThemes - Yayımcı: Gooyaabi Templates - Kullanım Koşulları
DMCA.com Protection Status