Fotoğraf: Scott Symonds |
1. ÇEKİM MODLARI
Diyafram Öncelikli Mod
Diyafram Öncelikli Mod, diyaframı kontrol etmenize / ayarlamanıza izin verirken kameranın kendisi, diğer değişkenleri baz alarak perde hızını belirlemektedir. Diyaframı ayarlayarak arka plandaki ögeleri berraklaştırabilir ya da bulanıklaştırabilirsiniz. Daha geniş diyafram, ön plandaki ögeye daha fazla odaklanılmasını sağlar, arka planın daha fazla bulanıklaşmasına neden olur. Ters açıdan bakacak olursak, dar bir diyafram, geniş diyafram kullanımındaki bulanıklığa karşıt bir şekilde, kadrajda çok daha fazla alanın net çıkmasını sağlayacaktır.
Fotoğraf: Koshy Koshy |
Enstantane Öncelikli Mod
Enstantane Öncelikli Mod, perde hızını (obtüratör hızı) kontrol etmenize / ayarlamanıza izin verirken kameranın kendisi, diğer değişkenleri baz alarak diyafram değerini belirlemektedir. Perde hızını çok hızlı olacak bir şekilde ayarlamak, hareketi dondurmanıza izin verecektir. Daha yavaş bir perde hızı kullandığınızda, fotoğrafınızdaki hareket bulanıklığı miktarı artacaktır. Buna iyi bir örnek, havada uçan bir kerkenezin kanatlarında meydana gelecek olan bulanıklık olarak gösterilebilir. Bu fotoğrafı, yavaş bir perde hızı ile çekebilirsiniz. Perde hızının değiştirilmesi, diyafram örneğinde olduğu gibi, fotoğrafın parlaklığını etkileyebilmektedir. Eğer hızlı bir perde hızı kullanırsanız, örtücünün açılış–kapanış arasındaki süreyi kısaltmış olursunuz, bu da kameranın sensörüne daha az ışığın erişmesi anlamına gelir, ki bu da karanlık bir görüntü ile karşılaşacağınız anlamına gelir. Tersini düşünürsek, perde hızını düşürdüğünüz takdirde, daha parlak bir fotoğraf elde edersiniz, çünkü örtücü daha uzun süre açık kalır ve böylelikle kameranın sensörüne daha fazla ışık ulaşır.
Fotoğraf: dsa |
Manuel Mod
Manuel Mod kullanırken aynı zamanda perde hızını ve diyaframı kontrol edersiniz / ayarlarsınız. Bu modu, bütün değerleri kendiniz kontrol etmek, kameraya tercih imkanı bırakmamak istediğiniz durumlarda kullanın. Bu işlemi gerçekleştirirken zorlanabilirsiniz, ancak manuel kontrol ile birlikte fotoğrafçılıktaki yeteneklerini geliştirebilme imkanını elde edersiniz.
2. ISO
Bu özellik "Ay-so" şeklinde telaffuz edilir — telaffuzlara takılan asosyal kişilikler gibi görünmek istemiyorsanız, bu terimi kısaltması ile "Ay - Es - O (I. S. O)" şeklinde okumayı tercih edebilirsiniz. Bu özellik, kameranızın ışığa olan hassasiyetini sayısal bir sistem ile göstermektedir. Daha düşük ISO sayısı (örneğin, 100, 125, 200, 400), kameranın ışığa karşı daha az hassasiyet göstereceğini, sonuç olarak da daha karanlık fotoğraflarla karşılaşacağınızı (özellikle, harici flaş kullandığınız durumdaki gibi, ortamın yeteri kadar aydınlık olmadığı durumlarda) belirtmektedir. Daha yüksek ISO sayısı (örneğin, 800, 1600, 3200) kameranın ışığa daha fazla hassasiyet göstereceğini, sonuç olarak da daha aydınlık görüntülerle karşılaşacağınızı belirtmektedir. Bu ışık kazanımının bir dezavantajı bulunduğunu bilmeniz gerekmektedir, yüksek ISO kullanımı sonucunda, özellikle ISO 1600'den sonra, fotoğrafın genelinde bir gren (noise, kumlanma) artışı gözlenecektir.Fotoğraf: Dave Doe |
3. ODAKLAMA MODLARI
Bu, otomatik odaklama sisteminin çalışma prensibi ile ilişkilidir. DSLR'nizi açtığınızda, bir çekimi gerçekleştirmek için odaklamayı yapmaya çalışırken, vizörden baktığınızda yanan bazı göstergelerin yanıp söndüğünü fark etmiş olmalısınız. Bu göstergeler, tayfın aktifleştirilen değişik noktalarıdır ve odakta olmasının istenildiğini algıladığı alanları hesaplanarak görüntünün belirli noktalarında kırmızı ya da yeşil bir şekilde yanıp sönecektir. Genellikle daha verimli çalışan sistem (böylece, daha güvenilir bir hale gelen), kameranın ilgili menüsüne erişip, çoklu odak noktası seçimini kapatarak tekli AF noktası belirleyerek tek bir noktadan (genellikle merkezi AF noktası) odaklama işlemini yapmaktır.4. BACK FOCUS
Kameralar, üreticileri tarafından çalışmaya hazır bir şekilde piyasaya sürülür ve deklanşöre bastığınız anda hem odaklama hem de pozlama gerçekleşir. Bir süreliğine, bu işlem göze hoş görünebilir, ve deklanşöre tam basmadan önce yarım basarak hassas odaklama yapmak isteyebilirsiniz. Ancak, bu çalışma sisteminin çekim fırsatlarını kaçırmanıza yol açacak durumlarla karşılaşabilirsiniz. Örneğin, ışıkla boyama yaptığınızı, karanlık bir ortamda çalıştığınızı, kamerayı ayarladığınızı ve fotoğraf içinde keskin bir şekilde çıkması gerektiğini düşündüğünüz yere odaklamayı yaptığınızı düşünün. Sıra deklanşöre basmaya ve uzun pozlamayı başlatmaya gelecek, siz de kameranın önünde, elinizdeki meşaleyi hareket ettirerek özel hareketler yapmaya başlayacaksınız. Ancak, deklanşöre basışınızla birlikte, deklanşöre doğru basma oranını kaçıracaksınız; kamera odağı değiştirmek istediğiniz gibi bir algılama ile hareket edecek, otomatik odaklama sistemi daha önce yaptığınız başarılı odaklamayı bozacaktır.
Çoğu gelişmiş DSLR'de, otomatik odaklama ile pozlamayı ayrı butonlara atayabilirsiniz. Bu işlemi gerçekleştireceğiniz butona "Back Focus (Arka Odaklama)" denilmesinin sebebi, bu işlem için atanan butonun genellikle kameranın arkasında yer almasıdır, Bu butonu kullanabilmek için biraz zamana ihtiyacınız olacağı bir gerçek, ancak bir kez kullanmaya aşina olduğunuzda iş akışınızı geliştirecektir.
5. POZLAMA TELAFİSİ
Bu özelliği sık sık kullanmak isteyeceğiniz düşünmüyorum, ancak bazı özel konumlarda, fotoğrafınızın genel kalitesini artırmak için pozlama telafisi özelliğini kullanmanız size büyük katkı sağlayacaktır. Pozlama telafisi, "0" ortada olacak şekilde, fotoğrafın genel parlaklığını artıya gittikçe artıran, eksiye gittikçe ise azaltan bir ölçüm sistemi ile gösterilmektedir. Fotoğrafın parlaklığını diyafram, perde hızı ve/veya ISO ayarı yaparak değiştirebilme imkanına rağmen, neden bu özelliği kullanmak isteyesiniz ki? Sorun şu ki, yeni nesil kameralar fotoğrafın genel pozlama seviyesini her zaman yüksek tutma eğilimindedir.. Örneğin, akşam ya da gece çekim yapıyorsanız (örneğin, lacivert tonlar elde etmek istiyorsanız), pozlama telafisi kullanmadığınızda, kameranız sokak lambaları, fenerler gibi ışık kaynaklarını aşırı pozlayarak karanlık fotoğrafta bu ışık kaynağının görülebilir olduğundan emin olmak isteyecektir. Profesyonel fotoğrafçılar bu sorunla baş edebilmek için fotoğrafın genel pozlama seviyesini düşürmek yerine "-1" pozlama telafisi kullanırlar. Zıttı olacak şekilde, çok aydınlık çekim koşullarında, özellikle karlı havalarda yapılan çekimlerde "+1" ya da "+2" pozlama telafisi kullanılarak kameranın aşırı telafi yapmasının önüne geçilebilir. Bu pozlama telafisi ayarını gerçekleştirmediğiniz takdirde, fotoğrafınızdaki beyaz alanlarda grilik fark edeceksiniz. "+1" ya da "+2" telafi ekleyerek beyazların gerçek seviyesine gelmesini sağlayabilirsiniz.
6. ÖZEL BEYAZ DENGESİ AYARI
Sürekli olarak otomatik beyaz dengesi ayarı ile çekim yapan profesyonel fotoğrafçılar tanıyorum. Ancak, bu şekilde davranılmaması gereken durumlar bulunmaktadır, örneğin bir iç mekan buz pistinde dahili ışık kaynakları buzun kendine has beyaz rengini gördüğünüzden çok farklı bir şekilde çevirebilmektedir. Bu yüzden, bu sorunu aşabilmek için, kameraya gerçek "beyaz"ın neye benzediğinin tanımlanması gerekmektedir. Bunu, kameranızın beyaz dengesi menüsü üzerinden, özel beyaz dengesi ayarını seçerek ve fotoğraflarınızdaki beyazların nasıl görünmesi gerektiğini tanımlayarak gerçekleştirebilirsiniz. Örneğin, kamerayı karlı havada bir banka ya da bir gelinliğe yöneltebilir; kadrajı beyaz ile doldurduktan sonra çekimi tamamlayabilirsiniz. Kamera bu rengi beyaz olarak algılayacak, kadraj içindeki renkleri bu beyaza göre dengeleyecek, siz farklı bir özel ayar tanımlayana ya da diğer beyaz dengesi ayarlarından birini seçene kadar bu ayar kullanılmaya devam edecektir.
Fotoğraf: greg westfall |
7. VURGU (HIGHLIGHT) KONTROLÜ (IŞILDAMAK)
Bazı DSLRler, vurgu kontrolünü yapabilmenizi sağlayan bir ışıldama özelliği sunmaktadır (Blinkies olarak da bilinen bu özellik kullanılırken, aşırı pozlama yapıldığında, fotoğraf içinde aşırı pozlamanın meydana geldiği alanlarda ışıldamalar oluşacaktır). Bu, bir düğünde, gelinlik içindeki gelinin fotoğrafın çekerken karşılaşmak istemeyeceğiniz bir durumdur, çünkü gelinlik üzerindeki detaylarda kayıplar meydana gelmektedir ve bu detay kayıplarını bilgisayara rötuş yaparken bile kurtarma imkanı olmayabilir, çünkü bu bölgelerdeki veriler kaydedilememiş olacaktır. Bu yüzden, Vurgu Kontrolü, kullanılması iyi sonuçlar doğuran özelliklerden birisidir.8. ÖLÇÜM MODLARI
Kameranızda, büyük olasılıkla, çekmeye niyetlendiğiniz konuya göre kullanacağınız üç farklı ölçüm modu bulunmaktadır.
Derecelendirmeli Ölçüm (Çoklu Ölçüm)
Derecelendirilmeli Ölçümde, kamera kadraj içinde kalan btün alanlardan ışık verisi toplayarak ortalama bir ışık değeri ortaya koymaktadır. Genellikle – çoğu zaman – kullanmak isteyeceğiniz ölçüm modu budur.
Merkez Ağırlıklı Ölçüm
Bu modda, kadrajın ortasında kalan nesnelere daha fazla önem verilerek, kadrajın ortasında kalan bölgeden daha fazla ışık verisi alınır.
Fotoğraf: Nathan Siemers |
Noktasal Ölçüm
Bu, kameranın odaklama yaptığı noktadan ışık ölçümünün yapılacağı moddur.
Bazı durumlarda, örneğin konserlerde, Derecelendirmeli Ölçüm modunu kullanırsanız, ışık koşulları saniyeler içinde değişeceği için problemlerle karşılacaksınız — bu renk değişimleri, ışık miktarındaki artış, ışığın düştüğü nokta gibi nedenlerden kaynaklanabilir... bütün bu ışık değeri değişimleri kameranızın ışık ölçümünü doğru bir şekilde yapabilmesini güçleştirecektir. Bu tür bir çekim gerçekleştirirken Noktasal Ölçüm, özellikle müzisyenin yüzüne yapılabilecek bir odaklama ile en isabetli ışık ölçümünü gerçekleştireceği için, en doğru seçim olacaktır. Fotoğrafını çekmek istediğiniz, müzisyenin kendisi olacağı için, en doğru ölçümü müzisyenin yüzünden yapmak en iyi sonucu verecektir — bizim durumumuzda bu, Noktasal Ölçüm oluyor.
Fotoğraf: photophilde |
9. HARİCİ FLAŞ KONTROLÜ
Özellikle yüksek fiyat aralığına sahip yeni nesil kameralarda, kamera üzerinden harici flaşı kontrol edebileceğini bir menü bulunmaktadır. Özellikle birçok farklı flaş birimi ile çalışacağınız durumlarda, bu harika bir özelliktir.Birçok farklı flaş birimi ile çalışırken, herhangi bir flaş biriminde bir aksaklık meydana geldiğinde, bu sorunu teşhis edebilmek için flaşları kameraya taktıktan sonra menü aracılığı ile kolaylıkla fark edilebilir ve sorunun üstesinden gelinebilir. Panasonic FZ1000 ve GH4, kablosuz özelliğe sahiptir, ancak bu özelliği kullanabilmek için uyumlu harici flaşlar kullanılması gerekmektedir — bu yatırım yapmaya değer bir özelliktir.
10. BİP SESİ
Rağbet görmeyen bir fotoğrafçı olmak istiyorsanız, kameranızdaki bir seslerinin duyulabilir olduğundan emin olmalısınız. Bunu yapmayın; bu gerçekten rahatsız edici bir sestir. Otomatik odaklamanın yapıldığını anlayabilmek için bip sesini duymanıza gerek yok, bu nedenle, ses komutlarının hangi menüden yapıldığını bulmak be bunu kapatmak herkes için en iyi tercih olacaktır (en azından mümkün olduğu kadar düşürün).
Hepsi bu, bir fotoğrafçı olarak DSLR kameranızda kontrolünü sağlamanız gereken 10 özelliği artık biliyorsunuz.
© Graham Wadden
Yorum Gönder
Makalemizle ilgili düşüncelerinizi yorum olarak paylaşabilirsiniz. Yorum yapmak için kayıt olmanız gerekmemektedir.