Fotoğrafçılıkta başlangıç düzeyinden orta düzeye geçerken aklınızda bulundurmanız gereken en önemli ipuçları aşağıda listelenecektir.
1. Kurallara Sıkı Sıkıya Bağlı Kalmayın
Listemizdeki ilk ipucu, kurallara bağlı kalmamaktır, çünkü bu, tartışmasız bir şekilde en önemlisidir.
"Önemli nesneyi çerçevevnin ortası koymayın" |
Kamerayı nasıl kullanmanız gerektiğini bilmek zorundasınız. Bir fotoğrafın ruhunu aktarabilmenin temel yollarını anlamanız gerekmektedir. Ve yine de fotoğrafçılıktaki teknikleri öğrenmeye devam etmeniz gerekmektedir.
Ancak, ille de birisi size öyle yapmanızı söyledi diye kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmayı bırakın.
"Hava güneşli ve ışık kötü iken fotoğraf çekmeyin" |
Fotoğrafçılık yaratıcılıkla ilgilidir ve katı bir zihniyet ile örtüşmemektedir. Kurallar, her fotoğrafın aynı çıkması gereken yıllık albümler için işe yarayabilir. Ancak amacınız dili olan bir şeyler üretebilmekse, kurallara uymak kişisel tarzınızı kaybetmenin en kolay yoludur.
Kurallar derken ne demek istiyorum? Bunları daha önce duymuş olduğunuzu düşünüyorum: "Güneşli bir öğle vakti, sert ışık altında çekim yapma!", "Mümkün olduğu her durumda çekiminizi üçler kuralına göre oluşturun!", "Manzaralar için geniş açılı, vahşi yaşam için telefoto lens kullanın!'", "Ufuk çizgisini eğik tutmayın!", "Ana konunuzun çerçeveyi doldurduğundan emin olun!"... Liste uzayıp gidiyor...
"Hava çok bulutlu ve ışık kötü iken fotoğraf çekmeyin" |
Her şey beklentilerinizle ilgilidir, ancak fotoğraflarınızda heyecan adına hiçbir şey bulunmayabilir.
Beni yanlış anlamayın, bazen bir sahnenin en iyi fotoğrafı kurallarla örtüşebilir. Ancak bir sahnenin "en iyi" fotoğrafı ile "kurallara en uygun olan" fotoğrafı arasında çok az ilişki vardır. İkisi tamamen farklı şeylerdir.
"Fotoğraflarınızda belirgin ve tanımlanabilir bir nesne olmalıdır" |
"Konu çerçeveyi doldurmalıdır" |
"Ufuk çizgisini düz tutun" © Spencer Cox |
2. Duyguya Odaklanın
İyi fotoğraflar bir nedenden dolayı dikkatimizi çekerler. Bir şekilde bizimle bağlantı kurarlar. Biz bir şeyler hissettirirler — bir çeşit duygu.
Duygu, fotoğrafçılığın her şeyidir. İzleyici, fotoğrafınızla duygusal bir bağ kurmamışsa, fotoğrafınızı daha sonra hatırlayacağını düşünüyor musunuz? Yıllar geçtikten sonra, kendi çalışmalarına ilham veren bir kişi olarak sizi hatırlayacaklarını düşünüyor musunuz?
En sevdiğim fotoğrafları (ve resimleri ve şarkıları ve filmleri de) hiç unutmuyorum, çünkü içimde bir hissin harekete geçmesini sağlamışlardı — muhtemelen sanatçıların eserlerini meydana getirirken hissettikleri o duygunun aynısını.
Kitapları neden sevdiğimizi biliyor musun? Belirli bir alanda ne kadar yeteneksiz olursak olalım, ne kadar bilgisiz olsak da, kitaplar sayesinde dünyanın en büyük zihinlerinin içine girebiliriz. Eflatun, Aristoteles, Marie Curie ya da Albert Einstein ile aynı düşüncelerle düşünmeye yaklaşmış oluruz.
Zekice çekilmiş duygusal bir fotoğraf bundan farklı değildir. Ansel Adams'ın Yosemite'ye bakarken neler hissettiğini tam olarak biliyorsunuz, çünkü bunu fotoğraflarında görebiliyorsunuz. Bunu hissedebiliyorsunuz. Her şey, çerçeveyi oluştururken oluşturduğu şekli ile orada duruyor.
Peki ama kendi fotoğraflarınıza bu tür duyguları nasıl koyabilirsiniz ki? Cevap, aldatıcı bir biçimde zor görünmesine rağmen düşündüğünüzden çok daha kolaydır: Sadece bilinçli kararlar alın.
Verdiğiniz her bir karar fotoğrafın duygusal etkisini değiştirecektir. Günün hangi saatinde çekim yapıyorsunuz? Hava durumu nasıl? Kompozisyonunuz dengeli mi dengesiz mi; renkler canlı mı sönük mü? Ana konunuz fotoğrafın geri kalanına karşı güçlü duruyor mu yoksa çorak bir arazinin ortasında bir leke gibi mi duruyor?
Bunları hepsi sizin kararınız. Bunlar gibi daha birçok karar vermeniz gerekecek — onlarca, yüzlerce — çektiğiniz her fotoğraf için. Bu kararların çoğunu bilinçsiz bir şekilde verirsiniz, ve bu iyi bir şey değil. Ne zaman bilinç dışı verdiğiniz bu kararları belirgin bir hale getirip yüzeye çıkarırsanız, o zaman gerçekten hissettiğiniz duyguların fotoğraflarınızda daha belirgin bir şekilde görünmesini sağlayabilirsiniz. Hem, fotoğraflarınız çok daha güçlü hale gelecektir.
Duygu, fotoğrafçılığın her şeyidir. İzleyici, fotoğrafınızla duygusal bir bağ kurmamışsa, fotoğrafınızı daha sonra hatırlayacağını düşünüyor musunuz? Yıllar geçtikten sonra, kendi çalışmalarına ilham veren bir kişi olarak sizi hatırlayacaklarını düşünüyor musunuz?
En sevdiğim fotoğrafları (ve resimleri ve şarkıları ve filmleri de) hiç unutmuyorum, çünkü içimde bir hissin harekete geçmesini sağlamışlardı — muhtemelen sanatçıların eserlerini meydana getirirken hissettikleri o duygunun aynısını.
Kitapları neden sevdiğimizi biliyor musun? Belirli bir alanda ne kadar yeteneksiz olursak olalım, ne kadar bilgisiz olsak da, kitaplar sayesinde dünyanın en büyük zihinlerinin içine girebiliriz. Eflatun, Aristoteles, Marie Curie ya da Albert Einstein ile aynı düşüncelerle düşünmeye yaklaşmış oluruz.
Zekice çekilmiş duygusal bir fotoğraf bundan farklı değildir. Ansel Adams'ın Yosemite'ye bakarken neler hissettiğini tam olarak biliyorsunuz, çünkü bunu fotoğraflarında görebiliyorsunuz. Bunu hissedebiliyorsunuz. Her şey, çerçeveyi oluştururken oluşturduğu şekli ile orada duruyor.
Peki ama kendi fotoğraflarınıza bu tür duyguları nasıl koyabilirsiniz ki? Cevap, aldatıcı bir biçimde zor görünmesine rağmen düşündüğünüzden çok daha kolaydır: Sadece bilinçli kararlar alın.
Verdiğiniz her bir karar fotoğrafın duygusal etkisini değiştirecektir. Günün hangi saatinde çekim yapıyorsunuz? Hava durumu nasıl? Kompozisyonunuz dengeli mi dengesiz mi; renkler canlı mı sönük mü? Ana konunuz fotoğrafın geri kalanına karşı güçlü duruyor mu yoksa çorak bir arazinin ortasında bir leke gibi mi duruyor?
Bunları hepsi sizin kararınız. Bunlar gibi daha birçok karar vermeniz gerekecek — onlarca, yüzlerce — çektiğiniz her fotoğraf için. Bu kararların çoğunu bilinçsiz bir şekilde verirsiniz, ve bu iyi bir şey değil. Ne zaman bilinç dışı verdiğiniz bu kararları belirgin bir hale getirip yüzeye çıkarırsanız, o zaman gerçekten hissettiğiniz duyguların fotoğraflarınızda daha belirgin bir şekilde görünmesini sağlayabilirsiniz. Hem, fotoğraflarınız çok daha güçlü hale gelecektir.
Sony Ilce-7m2 + EF 14-40/4L USM @ 17mm, f/9.0, 30/1s, ISO 100 |
3. Biraz Çaba Gösterin
Pek bir çaba göstermeden bir sahnenin fotoğrafını hızlı bir şekilde çekmek kolaydır. Ancak, önceki ipucunu hatırlayın: Anlamlı fotoğraflar üzerinde düşünülerek verilmiş kararların bir ürünüdür. Bir fotoğrafın bazı ögeleri için "varsayılan yanıtı" değiştirmek istiyorsanız, en azından biraz çaba göstermelisiniz.
Konuyu yakalamak için en etkili yok "göz hizasından" çekmek midir? Kameranızdaki mevcut lens en iyi olan mı? İstediğiniz her şeyi en etkili şekilde vurgulayabileceğiniz mükemmel noktada mı duruyorsunuz?
İyi bir fotoğraf, uğrunda çabalamaya değer. Bu, ekipmanınızı en üst seviyeye çıkarmanız veya kendinizi fiziksel olarak zorlamanız anlamına gelmemeli. Bazen, sürüşe devam etmenin çok daha kolay bir durum olduğunda, arabayı durdurup dışarı çıkmak kadar kolaydır. Ya da ümit vaat eden bir sahne ile karşılaşıldığında birden fazla kompozisyon denemek kadar kolaydır.
Fotoğraf çekimi için çaba gösterin, yarı yola vardığınızda, iyi fotoğraflar sizinle karşılaşmanın bir yolunu bulmuş olacaktır.
Konuyu yakalamak için en etkili yok "göz hizasından" çekmek midir? Kameranızdaki mevcut lens en iyi olan mı? İstediğiniz her şeyi en etkili şekilde vurgulayabileceğiniz mükemmel noktada mı duruyorsunuz?
İyi bir fotoğraf, uğrunda çabalamaya değer. Bu, ekipmanınızı en üst seviyeye çıkarmanız veya kendinizi fiziksel olarak zorlamanız anlamına gelmemeli. Bazen, sürüşe devam etmenin çok daha kolay bir durum olduğunda, arabayı durdurup dışarı çıkmak kadar kolaydır. Ya da ümit vaat eden bir sahne ile karşılaşıldığında birden fazla kompozisyon denemek kadar kolaydır.
Fotoğraf çekimi için çaba gösterin, yarı yola vardığınızda, iyi fotoğraflar sizinle karşılaşmanın bir yolunu bulmuş olacaktır.
4. Sadeleştirmek
Duygusal bir mesajı olabildiğince güçlü kılmanın en iyi yollarından biri, bu mesajı iletmenizi engelleyecek her şeyi ortadan kaldırmaktır.
Sahada iseniz, bunu başarabilmek için bir derece düşüncelilik ve kasıt gerektiğini bilmelisiniz. Fotoğrafın hangi kısımlarının fotoğrafınızı desteklediğini, hangi kısımlarının fotoğrafa zarar verdiğini bilmeniz gerekir. Daha sonra kendinize bu sorunların nasıl ortadan kaldırabileceğinizi sormanız gerekmektedir.
Kompozisyonunuzu mu değiştirmelisiniz yoksa kameranızın konumunu mu? Konunun kendisini — stüdyo çekimi gibi bir durumda — düzenleyerek daha güçlü bir mesaj verebilir misiniz?
Bir fotoğraf çekerken, zamanımın en az yarısını iletmek istediğim mesajı basitleştirmenin bir yolunu bulmak için harcıyorum.
Ancak bu, zannettiğiniz anlama gelmeyebilir. Bu, fotoğrafınızdaki her şeyi bir şekilde ortadan kaldırmanız ve boş ve minimalist bir fotoğraf çekmeniz anlamına gelmiyor. Asla! Bazen bunu istersiniz, bazen de tam tersini. Amacınız karmaşık, düzensiz bir fotoğraf çekmek olabilir.
Fotoğrafınızda kaotik bir karmaşa olmasını istediğinizde bile aynı prensibi uygulayabilirsiniz – basitleştirme. Fotoğrafınız daha dengeli ve uyumlu bir hale gelene kadar kompozisyonunuzdaki her şeyi ortadan kaldırın.
Bu bir kaotik fotoğraftır. Bu amacımı gerçekleştirebilmek için fotoğrafı hem basitleştirmiş hem de dikkati mesajdan uzaklaştıran tüm detayları ortadan kaldırmıştım. |
5. Konunuz İçin İyi Işığı Bulun
İlk kuralı hatırlıyor musunuz? Kural yok! Fotoğrafçılıkta evrensel olarak iyi ya da kötü ışık diye bir şey yok.
Yine de, belirli nesneler için iyi çalışan iyi ışık diye bir şey var. Konunuzun taşıdığı duygular ne olursa olsun – enerji, nezaket, incelik, ayrılık, sıcaklık – bazı ışık türleri de benzer duyguları taşır.
Hem konunuz hem de ışık benzer sözleri dile getiriyorsa, fotoğrafınız ve duygusal mesajınız birbiriyle uyumlu olacaktır. Mesajınız olabildiğince tutarlı olacaktır.
Gün doğumu ve gün batımı sırasında oluşan "altın saat", fotoğrafçılar arasında büyük bir üne sahiptir ve birçok konuda çok iyi çalışır. Ancak, bazı durumlarda yumuşak güneş ışığı ve canlı renkler tarafından taşınan mesaj göndermek istediğiniz mesajla çelişecektir. Ya kaos, gerginlik ya da dram duygusu söz konusuysa? Fotoğrafınız anlaşmazlık ya da umutsuzluk içeriyorsa? Belki de çekiminiz için en iyi ışığı fırtınalı bir havada ya da sisler altında bulabilirsiniz.
İyi ışık, konuyu tanımlayan ve istenilen şekilde görünmesini sağlayan ışıktır. Her konu ve her duygusal mesaj için bazı ışık koşulları en iyi şekilde çalışmaktadır. Sadece, beklediğiniz gibi olmayabilir.
6. Arkanıza Bakın
Fotoğrafçılar yoğun odaklı insanlar olma eğilimindedirler. Önümüzdeki dünyaya odaklandığımızda etrafımızdaki dünyayı kaybederiz. Bazen, iyi fotoğraflar baktığımız yönün tersi yönde durmaktadır.
Bu yüzden, fotoğraf çekmeye devam ederken, etrafınıza bakmayı kendinize hatırlatın, böylece, iyi olan hiçbir şeyi kaçırmazsınız. Özellikle arkanıza bakın, çünkü ters yönde ilerlerken sahnenin izini kaybetmek çok kolaydır. En beğendiğim fotoğraflarımdan bazılarını arkamı dönüp muhteşem bir manzara ile karşılaştığımda çektim — ve muhtemelen böyle yapmadığım için birçok mükemmel fotoğraf çekme fırsatını kaçırdım.
7. Fotoğraflarınızı Sahada İyileştirin
Bir fotoğrafı iyileştirmek için en iyi şansınız, çekimin yapıldığı anda, konu hala önünüzdeyken ve kompozisyonu değiştirebilme imkanınız varken elinizdedir. Eğer bu şansı kaçırırsanız, ve çerçeveleme berbat olmuşsa ya da mesajınız net değilse, bütün bunları Photoshop yardımıyla düzeltmeye çalışabilirsiniz.
Genellikle, her biri en sonuncusunda nihai görüntüyü verecek olan bir dizi fotoğraf çekerim. Her zaman durum böyle değildir, ancak genellikle en sonuncu fotoğraf en iyi sonucu vermiş olur – çünkü üzerinde en çok düşündüğüm fotoğraf o olmuştur.
Özellikle umut verici bir kompozisyon ve uyumlu bir ışık varsa, biraz çalışın! Bir fotoğraf çekin ve neyin iyi ve neyin kötü göründüğüne dikkat edin. Görüntünün her bölümünü mümkün olduğunca iyi hale getirerek fotoğrafı halen sahada iken en iyi hale getirmeye çalışın.
En kötü duygulardan birisi, bilgisayarınızda fotoğrafınızı incelerken onun mükemmel olmaktan bir dokunuş uzakta kaldığını görmektir. Daha sonra farkına varırsınız ki sahada kompozisyonu düzeltmek için hiçbir şey yapmamışsınızdır, bu yüzden de çekiminiz istediğiniz gibi olamamıştır.
8. Kenarlara Dikkat Edin
Dikkat dağıtıcı varlıklar fotoğrafın kenarlarına ne kadar yakınsa o kadar fazla dikkat çekmektedir. Bana göre, çerçevenin kenarları, dikkati üzerine çeken öncelikli nokta olmamasına rağmen çerçevenin merkezi kadar önemlidir.
Bazen, dikkat dağıtıcı nesneleri Photoshop'ta klonlama yaparak düzeltebilirsiniz (bazı fotoğrafçılar bunu yapmayı tercih etmez, ya da işleri gereği bunu yapmalarına izin verilmez). Diğer zamanlarda, benzer bir etki için dikkat dağıtıcı alanlarda karşıtlığı seçici bir şekilde karartabilir ya da değiştirebilirsiniz.
Fakat, tekrar söylemek gerekir ki, düzeltmenin en iyi yapılacağı yer, sahadır. Kompozisyonunu kenarlarını baştan inceleyin; çevçeveleme sırasında bunu hesaba katın. Kenarlardaki tüm dikkat dağıtıcı ögeleri temizlemeniz her zaman mümkün olmayabilir ya da bunu yapmayı her zaman arzulamayabilirsiniz — her halükarda, sahada iken bu konu hakkında düşünün. Fotoğrafı çekerken, fotoğrafta neyin olmasını istediğinizden emin olun.
9. Birincil Konunuza Dikkat Edin
Aklınızda tutmanız gereken bir başka dikkat dağıtıcı unsur daha var: Birincil konunuzu örten (kaplayan) herhangi bir şey. Konunuz arka plana itilmişse, potansiyel etkisinin çoğunu kaybetmiş demektir.
Bu evrensel bir kural değildir (1. ipucuna bakın). Bazen, bir hayvanın tek gözü görünür bir durumda iken diğer gözünü yapraklarla kapatmak gibi, ana konuyu kısmen örtmek harika bir fikir olabilir.
Ancak bu süreci kasıtlı bir şekilde planlamazsanız, dikkat dağıtıcı olabilir. Ön plandaki konuyu gizleyen çimen yaprakları dışında, muhteşem görünen bir fotoğraf çekmiş olacaksınız. Ya da, sanatçının gözünün görülmesini engelleyen bir konfeti parçası içeren harika bir fotoğraf çekmiş olacaksınız.
Kısacası, birincil konunuza özen gösterin. Daha az önemli bir nesne onu engelliyorsa, işlerin bu şekilde ilerlemesini isteyip istemediğinizi kendinize sorun.
10. Bakış Açısına Değer Verin
İhmal edilen kompozisyon araçlarından birisi de perspektiftir — fotoğraf içindeki varlıkların boyutunu göreceli olarak değiştirebilmek amacı ile ileri - geri hareket etme yeteneği.
Diyelim ki bir dağın önündeki bir ağacın fotoğrafını çekiyorsunuz, ancak ağaç devasa görünürken dağ uzakta küçücük çıkıyor. Ne yaparsınız?
Basit — geriye doğru hareket edin, bakış açınızı değiştirin, böylece ağaç dağa kıyasla küçülecektir. Daha sonra daha uzun bir lens kullanarak nesnelerin her ikisi de çerçevede doğru boyutta olacak şekilde yakınlaştırma yapın.
11. Bağlantılılık ve Görsel Cinaslara Göz Atın
Bazen, fotoğraflardaki iki ögeyi birbirine bağlayan ve böylece daha birleşik bir fotoğraf oluşturan bir benzerlik hissi fark edersiniz. Çoğu durumda, bunlar fotoğrafçının neden bu fotoğrafı çekmeyi seçtiğini açıklayan "görsel cinaslardır".
Kırmızı bir yangın musluğunun yanında yürüyen kırmızı gömlekli bir insanın fotoğrafı çektiğinizi düşünün. Ya da bir deniz fenerine benzeyen bir havuza yansıyan deniz feneri fotoğrafı çektiğinizi.
Bu tür bir bağlantılılık her zaman, hatta sık sık gerçekleşmez. Bu sadece zaman zaman karşınıza çıkabilecek bir şeydir. Yine de zihninizi açık tutun, gözünüze çarpan ve harika bir fotoğraf ortaya çıkaracak bir şeyle her an karşılaşabilirsiniz.
Bataklıktaki su birikintilerinin şekli bulutların şekli ile benzerlik göstermektedir. Bu da fotoğrafın üst ve alt kısımları arasında bir bağlantılılık sergilemektedir. |
12. Keşif
Gün batımında iyi bir fotoğraf çekmenin en iyi yolu, öğle saatlerinde yürüyüşe çıkmaktır.
Evet, 1. ipucunda gün batımının her zaman en iyi ışığı vermediğini, öğle ışığının her zaman kötü ışık olmadığını söylediğimi biliyorum. Bu nedenle, isterseniz cümlemi çevirebilirsiniz: "Öğle vaktinde iyi bir fotoğraf çekmenin yolu gün batımında yürüyüşe çıkmaktır." Her iki durum da geçerlidir.
Etrafa göz attığınızda, geri döndüğünüzde koşulların en iyi olacağı zamanı düşünürsünüz. Bu, manzara fotoğrafçılığı, sokak fotoğrafçılığı, ya da başka herhangi bir dal, hangisi olursa olsun fark etmez, nerede fotoğraf çekeceğiniz konusunda her zaman değerli bilgiler edinmenizi sağlar.
Keşif, fotoğrafçılıkta gizli bir sanat eseridir, ancak onu doğru bir şekilde kullanabilirseniz, elinizin altında bir servet yattığını fark edebilirsiniz.
13. Bir Vizyon Oluşturun
Harika bir fotoğraf çekmenin önemli bir bölümü fotoğrafı kafanızda oluşturmaktan geçiyor. Doğrudan önünüzde bulunan bir konuya bakarak onun mümkün olan en iyi görüntüsünü hayal edebilir misiniz? Usta bir fotoğrafçının – siz daha fotoğrafı bile çekmeden önce – fotoğrafı nasıl çerçevelediğini, düzenlediğini ve yazdırdığını görebiliyor musunuz?
Önünüzdeki sahnenin mümkün olan en iyi fotoğrafını hayal edin. Daha sonra, bu fotoğrafı gerçeğe dönüştürmek için elinizden geleni yapın.
14. Üçayağınızı Kompozisyonunuza Dahil Edin
Bu ipucu bizi 3. ipucunda bahsettiğimiz konuya geri götürüyor: biraz çaba gösterin.
Fotoğrafçıların çoğu üçayaklarını azami yüksekliğe ayarlar, kamerayı üçayağa bağlar ve kompozisyonu oluşturmaya başlar. Bu, sizi geriye götürecektir. Bunun yerine, elde çekim kompozisyon oluşturmayı deneyin, kompozisyonunuzu üçayak ile sınırlandırmayın. Mümkün olan en iyi kamera konumunu bulduğunuzda, üçayak ile çerçeveyi birleştirin.
Böyle yapmadığınızda, birçok çerçeveleme olasılığını – çoğunlukla en iyi olanlarını – kaçırıyorsunuz.
15. Konunuzu Bir Şey Yaparken Fotoğraflayın
Bir manzara fotoğrafı hoştur. Bir kuş fotoğrafı hoştur. Bir portre fotoğrafı hoştur.
Fakat hangisi aklınızda kalacaktır? Dikkat çekici bir fotoğraf sadece hoş olmakla kalmamalı; bir hikaye anlatmalıdır.
Hatırladığım en güçlü fotoğraflardan birisinde, kendisini yağmurdan korumak için başının üstüne bir yaprak tutan bir orangutan bulunuyordu. Anahtar kelimeler: "tutma", "koruma". Bu, bir şey yapan bir konunun fotoğrafı idi.
Güneşli bir günde kum tepelerinin çekildiği bir fotoğrafı daha sonra hatırlama ihtimaliniz ne kadar yüksek? Peki, bir kum fırtınasının atmosferi puslu, yeni kum teplerine dönüştürdüğü bir fotoğrafı daha sonra hatırlama ihtimaliniz ne kadar yüksek?
Konunuzu hafif bir şekilde gülümsemek ya da küçük bir su birikintisinin üzerinden atlamak gibi küçük de olsa bir şey yaparken çekin. Hoşunuza giden bir manzara ise, bir hikaye anlatarak bunu yapın – yakın zamanda yağmış kar, renkli bir gün doğumu, tuhaf bir bulut vb. Hikaye anlatan fotoğraflar sizinle bir bağ kuracaktır.
16. Daha Uzağa Gidin
Sadece belirli bir fotoğraf ya da bir diğeri için fazladan çaba göstermeyin; fotoğraflarınızı bir bütün olarak düşünün ve bir bütün olarak gösterdiğiniz çabayı artırın; sonuçları göreceksiniz.
Yorgun olsanız ve gökyüzü fotoğraf çekimi için umut verici görünmese bile, gün doğumu için kendinizi yataktan erkenden kaldıracak bir noktaya erişin. Aşınmış patikaların dışında ne bulunduğunu keşfetmek için yarım saat fazladan harcayın. Şehirdeyken, yabancıların fotoğrafını çekme konusunda gergin bile olsanız, sokak fotoğrafları çekmeye devam edin. Çok fazla bir şey öğrenemeyeceğinizi düşünseniz bile, fotoğrafçılık hakkında kitaplar satın alın.
Manza fotoğrafçısı Galen Rowell, Potala Sarayı'nın üzerindeki bir gökkuşağının fotoğrafını çekebilmeyi başarmıştı, çünkü kamera çantasını çalılıkların içine fırlatmış ve doğru zamanda doğru konuma ulaşabilmek için koşmaya başlamıştı. Belki de bu sayede en ünlü fotoğrafını çekmeyi başarabilmişti.
"Daha uzağa yürümek", sadece daha uzağa yürümek demek değildir. Daha genel bir ifadeyle, istediğiniz fotoğrafları çekebilmek ve fotoğraf becerilerinizi bir bütün olarak geliştirebilmeniz için bu fazladan adımı atmanız gerekir.
17. Desenlere Dikkat Edin
Fotoğraf çekmek için gördüğünüz en ilginç şeylerden bazıları, kendilerinin fotoğrafını çekmeye çalıştığınız anda çok hızlı bir şekilde hareket eder.
Bu durumla karşılaştığınızda bunu sinir bozucu bulabilirsiniz, ancak bu dünyanın sonu değil. Çünkü, dünyamızın neredeyse tamamı – doğal ya da insan yapımı olan – desenlerle doludur. Bir şeyle bir kez karşılaştıysanız, onunla tekrar karşılaşma şansınızın olması güzel bir şey.
18. Seçici Olun
İşte fotoğrafçılığın berbat bir sırrı: En iyi çalışmalarınızdan başka hiçbir şeyi göstermeyin. İnsanlara sadece iyi fotoğraflarınızı gösterirseniz, sadece iyi fotoğraflar çektiğinizi düşünürler.
Çekimlerimin çoğu berbattır. Çoğu, kimse ile paylaşılabilir düzeyde değil. Ama bunu biliyorum — bu nedenle sadece en iyi %1'lik (belki de daha azını) paylaşıyorum. Bu portföyümün çok daha iyi görünmesini sağlıyor.
Tarihteki en iyi fotoğrafçılar bile, kazananlardan daha fazla başarısız çekim yaptı. Ansel Adams, bir yılda on iki önemli fotoğrafın bir başarı olduğunu söylerdi; ben bu sayıya bile yaklaşamadım, ama üzerinde çalışıyorum.
Bu, her yıl sadece on iki ya da daha az fotoğraf sergilemeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Yine de, sergilediğiniz fotoğraflar hakkında seçici olmaya çalışın. Her fotoğraf, portföyünüzün ortalama kalitesini etkiler ve siz her zaman ölçeğin sağ tarafında bulunmayı istersiniz.
19. Kötü Hava Koşullarından Kaçınmayın
Fotoğrafçılıkta bir deyiş vardır: Kötü havalarda iyi fotoğraflar çekilir.
Bunun bir yalınlaştırma olduğunu bilirsiniz. Mutlu, pozitif bir ruh hali ya da mavi gökyüzünün parlak renklerinin fotoğrafını çekmek istiyorsanız, kötü havalar iyi değildir.
Yine de, kötü hava koşulları çok atmosferiktir; güçlün bir duygusal mesaj taşır. Onunla uyumlu bir sahne bulduğunuzda, kötü havalar fotoğrafçılık için harikadır.
Bu nedenle, yağmurlu, karlı ya da sisli havalarda gökyüzündeki öfkeli bulutlarla fotoğraflar çekmekten korkmayın. Elbette yıldırım tehlikesi ya da başka herhangi bir tehlike varsa, kişisel güvenliğinize öncelik verin — ama sırf havanın sıkıcı olduğunu düşünüp de kendinizi eve hapsetmeyin. Kasvet, güçlü bir ruh halidir.
20. Sahnenizi Soyutlamasına Düşünün
Önünüzdeki dünyaya bakarsanız, ne kadar fazlasını görebilirsiniz ki?
Elbette, her şeyin bir ölçüsü var; bir portre çekimi için poz veren bir model ya da tepesinde bulutlar dolu olan bir kanyon... Ancak her fotoğraf yüzeyinin altındaki ışık, renk, noktalar, çizgiler ve şekiller gibi soyut özellikler bulunur.
Tepesinde güneş bulunan bir dağ fotoğrafı çekiyor olabilirsiniz, ancak fotoğrafın altındaki yapı, tepesinde sarı bir daire bulunan mavi bir üçgendir. Bir portre fotoğrafı, etrafında çizgiler ve şekiller içeren bir ovaldir ve fotoğrafınızın yapısının yerinde durmasını sağlar.
Konunuzu soyut bir şekilde düşünebiliyorsanız, taşıdığı desen ve renklere indirgeyebildiyeniz, kompozisyonunuzun çok daha yaratıcı ve yapılandırılmış olduğunu görmeye başlayacaksınız. Portre çekimi yapmaya çalışmıyorsunuz; ön planda ve arka planda bir renk dizisi oluşturmaya ve bunları en uyumlu etki için birbiriyle dengelemeye çalışıyorsunuz.
İyi bir fotoğraf çekip onu parçalarına ayırdığınızda, tasarımın neredeyse her zaman çalışmaya devam ettiğini görebilirsiniz. Genellikle verilmek istenen duygusal mesajı tam anlamıyla yansıtır.
Önce / © Spencer Cox |
Soncra / © Spencer Cox |
21. Kameranızı Tanıyın
Listemizdeki son ipucu, kameranın bütün özelliklerini ezberlemenizdir. İçini ve dışını – her düğmeyi ve her ayarı öğrenin. Bu makalede kompozisyon ve yaratıcılık üzerine yoğunlaşmış olmamız, fotoğrafçılığın teknik yönünün önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Diyebiliriz ki, her teknik kara, kılık değiştirmiş yaratıcı bir karardır.
Muhteşem bir manzara ile karşılaşıyorsunuz ve güneş batmadan önce pek az süreni kaldığını biliyorsunuz. Kamerayı hazırladınız. Şimdi ne yapacaksınız?
Önce kompozisyonu düşünmelisiniz. Daha sonra üçayak ile kompoziyonu eşleştirmelisiniz. Konuya odaklanmalısınız. Yeterli alan derinliğini elde etmek için doğru kamera ayarlarını belirlemelisiniz. ISO'yu baz olarak ayarlayın. Uygun pozlamayı elde etmek için bir deneme çekimi yapın. Bir güvenlik fotoğrafı çekin ve bunu analiz edin. Düzeltilmesi gereken her şeyi düzeltin. Tekrar edin.
Kameranızı ezberlemişseniz, bütün bu ayarları yapmak çok daha kolaydır. Gözleriniz kapalı iken bile hangi tuşun hangisi olduğunu bilmelisiniz. Sahneye bakabilmeli ve kameranın az mı yoksa aşırı mı pozlama yapma ihtimalinin bulunduğunu — çekimi daha yapmadan önce öngörebilmelisiniz.
Bu, deneyim ile gelen bir şeydir (makalemizdeki ipuçlarının geri kalanında olduğu gibi), ancak ekipmanınızın dinamiklerini anlayabilmeniz için bir süre belirli bir ekipmanı kullanmanız gerekir. Bu, sürekli güncel modellere yükseltme döngüsü içine girmemeniz için bir nedendir; her zaman yeni ekipmanlarla çalışmak zorunda kalırsanız, mevcut ekipmanınızın nasıl çalıştığını öğrenmek için kendinize zaman ayıramazsınız.
Sonuç
Umarım bu listeyi fotoğrafçılık yolculuğunuza devam etmenin yararlı bir yolu olarak görürsünüz. Dışarı çıkıp fotoğraf çekmeye başladığınızda, bu ipuçlarını düzenli olarak hatırlayamayabilirsiniz. Muhtemelen bu süreçte, kendi ipuçlarınızı oluşturursunuz, bunları not alın. Zamanla, bu listeye ve diğer kaynaklara bakın. Fotoğrafçılar bilgi paylaşmayı severler — kendi bilgilerini ve deneyimlerini. Çoğu zaman uygulamalı olarak yıllarınızı alabilecek bir şeyi birkaç dakika içinde öğrenebilirsiniz.
Her şeyden önce, denemeye devam edin. Eğlenmeye devam edin. Fotoğrafçılıkla ilgili bir şey – sanatsal boyut, teknik yön, göz önünde bulunma arzusu – sizi hemen cezbedecektir. Bu kıvılcımı söndürmeyin ve bir uzman da olsanız bir amatör de, mevcut bulunan en önemli şeylerden birine hakim olduğunuzu unutmayın.
Yorum Gönder
Makalemizle ilgili düşüncelerinizi yorum olarak paylaşabilirsiniz. Yorum yapmak için kayıt olmanız gerekmemektedir.